Bir müsibetin (pandeminin) öğrettikleri / Pandemi, quo vadis?

Bu yazı, pandeminin başlangıcından günümüze hergün sayı açıklayan sağlık bakanının açıklamalarına itiraz eden, açıklanan sayıların ve genel durumun söylediği gibi olmadığını ısrarla ifade eden Türk Tabipler Birliği'nin tukaka ilan edilmesi,  kamuoyunda itibarsızlaştırılması çabalarının sonucunda gelinen noktada kimin haklı olduğu çok açık ve net biçimde belli olduğu için yazıldı. Türk Tabipler Birliği'nden özür dilemesi gerekenlerden, en başta kendisi de doktor olan Sağlık Bakanı,  gördüğü bütün mikrofonlara iştahla konuşan ve  her akşam televizyon ekranlarında görünmekten hoşlanan bilim kurulu üyelerinden ses yok. Ne olursa olsun,  toplumun Türk Tabipler Birliği'ne çok teşekkür etmesi gerekiyor.

Covid-19 salgının üzerinde henüz bir yıl bile geçmemişken, salgının toplum üzerindeki etkilerine dair bir bilanço çıkarmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum. Bilanço çıkarmanın erken olmasıyla birlikte, salgından etkilenen toplum kesimlerinin kendilerini ifade etmeleri, seslerini duyurabilmesi, oluşan bu tablodan bir resim oluşturmanın sonuçlarına dair net gözlemlerin ortaya çıkması gerekir. Bu sonuçlar genelde dünya özelde ülkemiz için önemlidir.

İçinde bulunduğumuz dünyada ve toplumda da  yaşadığımız sorunların çözümü olması gereken ölçülere göre değil, siyasal iktidarın tavrına göre öne çıkarılmaktadır. Bir musibetin (Covid 19 pandemisi)'nin öğrettiklerinden ders çıkart(a)mayanların, hepimizin şapkayı önümüze koyup düşünmesi gerekiyor.

Yağmur yağmadan önce gök gürler, her gök gürlemesinin ardından yağmur yapmadığını da unutmamak gerekir.

Yine unutmamak gerekir ki; rüzgar ekenler fırtına biçerler.

Bu yazı, salgın döneminde verilen ama yerine getirilmeyen bütün sözlere rağmen canla başla mücadele eden, hayatını feda etmek zorunda kalan sağlık çalışanlara ithaf edilmiştir.